Leylakların Dörtyol Ağzından Evin Arka Odasına: İlişkiler İçin Sihirli Mantralar


             

Sihire inanır mısın? Tılsımlı sözcüklere, hokus pokusun gizemine.. Hani küçükken dinlediğin masallarda, peri kızı asasını dokundurunca değişiveriyordu ya evren; dilekler gerçek, kötüler etkisiz oluyordu. Büyüdükçe bunların hepten saçma olduğunu söyler olduk; fakat beklentilerimiz kulaklarımıza güvenemedi bir türlü. Sorun görüp saydıklarımızı, bir sihirli değnek gibi dokunup değiştirecek formüller aradık hep içten içe. Dışarıdan müdahale en güzeliydi; acısız olsun istiyorduk çünkü, acıtmasın. Eğer tescillenmiş, diplomalı sertifikalı falan birileri, bize yapmamız gerekenleri harfiyen salık veriyorsa rahattık. Hem akredite sularda güvenle yüzebilirdik, hem de olur ya formül çalışmazsa, kolaylıkla rehbere atıp topu, sıyrılabilirdik olay mahalinden.  Baştan söyleyeyim; benim henüz sihir üzerine bir uzmanlık belgem yok. Yani, burada anlatacağım sihirin güvenilirliği ile ilgili Hogwarts'dan falan onaylı bir sertifikasyon beklentin varsa, üzgünüm. Şimdi ilişkilerle ilgili paylaşacağım mantraları bir bilirkişiden ziyade, severkişiden gelenler olarak alabilirsin pekâlâ.

Sihire ve tabiatıyla şiire de inanırım ben. Erguvanların dönemecini geçince hemen oradaki leylakların dörtyol ağzını da oradan biliyorum; birinin kendi nasıllığını sorgulayan upuzun bir şiirden. O şiirden ya da bu şiirden, bir şekilde tanıdık olanlar olarak buluştuğumuz kocaman bir aşk evreni var. Bir ilişkinin başındayken her şey sihir gibi, şiir gibi akıyor. Mükemmel bir uyum, ahenk, duyguların tatlı dansı.. 

Sonra zamanla birbirimize alışıyoruz. Evet, alışmak sevmekten daha zor geliyor bazen. Bir kere alıştın mı da, sonsuz bir beklentiler denizinin içinde buluyorsun kendini fark etmeden. Hayatın bunları karşılamak gibi bir derdi olmadığını anlayınca, öfkeleniyorsun. Uzun süreli ilişkilerde bunları daha sık yaşama ihtimalin olduğu için, hem kendini hem de karşındakini yıpratıyorsun. Bazen nereden çıktığını bile hatırlamadığın sudan bir nedenle kendini bir tartışmanın içinde buluyorsun. Sevdiğin biriyle birlikteyken geçirdiğin her bir anın bile ne kadar kıymetli olduğunu teoride bildiğin halde öfkene yenik düşüyor, belki de çocuk gibi ona küsüyorsun. Bu anlarda, hani o bir zamanlar leylakların dörtyol ağzında buluştuğun sevgilinin elini tutmak yerine, evin tercihen en az kullanılan arka odasına kapanıyorsun belki... Belki de fiziken onunla aynı odada olduğun halde, ne kadar kapın penceren varsa sıkı sıkı kapatıyorsun.

Burada kendinle çeliştiğin noktaya geliyoruz. Hani acısız olacaktı çözümler, hani acıtmayacaktı. Çözüm diye kapattığın o kapıların her biri, ruhunu daraltıyor. İçin daha çok sıkılıyor. Korunaklı falan değil orası, o kadar karanlık ve sıkıcı ki, kaçmak istiyorsun. Bir el uzansa belki tutarsın ama uzanır mı ki o el?

İşte sihirli mantralar tam da burada yardımına koşuyor. Onlara bu adı ben taktım, tabii ki sadece tekrarlayıp durunca istediğin değişimi sağlayacak kalıp cümleler değil onlar. İlişkiyi yaşama şeklini belki yeniden yazmanı sağlayacak bir bakış açısı, bir tavır diyebiliriz. 

Thich Nhat Hanh, en sade şekilde tanımlayacak olursak, Vietnamlı bir zen üstadı. Takipçileri, ona "öğretmen" anlamına gelen "Thay" diye sesleniyor. Gün içinde en azından birkaç sözünü okumak, konuşmasını dinlemek iyi geliyor. Alışıldık gurulardan değil, gerçekten değişimin kendisi olan bir öğretmen. Vietnam Savaşı sırasında savaş karşıtı hareketin içinde en önde aktif şekilde yer alıyor ve sesini duyurduğu Martin Luther King, onu Nobel Barış Ödülüne aday gösteriyor. Eğer henüz tanışmadıysan, kitaplarını okuyabilir ya da sosyal medya üzerinden kendisi ile ilgili hesapları takip edebilirsin. Kendisi Fransa'daki zen köyü Plum Village'de yaşıyor. Bir gün köye gitmek güzel olur tabii ama gitmene gerek olmadan öğretilerini takip edebileceğin, hatta bazen online meditasyonlar da yapılan harika bir internet siteleri var. Köydeki rahipler ile soru cevap seanslarına kadar rahatça iletişim kurabileceğin fırsatlar sunuyorlar. Sıcacık gülümsemesi, sade ve bilge sözleri, yaşamı algılama şekli ile Thay, dünyamıza ışık tutmaya devam ediyor. 

Thay'a göre, ilişki yaşarken çektiğimiz acıları bu mantralar ile onarabilir, sağlıklı ilişkiler kurabiliriz. Mantrayı sözel olarak tekrarlamak isteyebilirsin, ancak çalışması için, sevgilinin söylediklerini hissetmesini sağlaman önemli. Hani o arka odaya kapandığımız ya da tüm kapılarımızı, pencerelerimizi sıkı sıkı kapattığımız an var ya, o anı düşün. Sevgilinin, eşinin, belki bir aile üyesinin, aranızdaki bir anlaşmazlıktan bir şekilde kendisini kapattığı ana git. O kendisini açana kadar beklemek ve birbirinize öfkelenmek yerine, artık yapabileceğiniz farklı şeyler olabilir.
  • "Senin için buradayım".  Sevgilim, senin için buradayım. Gözlerinin içine bakıyorum işte, tüm mevcudiyetimle şu an yanındayım. Geçmişimi sorgulamıyorum ya da geleceğimin endişesinde değilim. Sana varlığımı sunuyorum.
  • "Orada olduğunu biliyorum ve çok mutluyum".  Sevgilim, benim için burada olduğunu biliyorum, hissediyorum. Bana değerli mevcudiyetini sunduğun için çok mutluyum. Varlığın varlığımı onurlandırıyor ve adeta bir çiçek gibi açıyorum.
  • "Acı çektiğini biliyorum ve bu yüzden senin için buradayım". Sevgilim, acı çektiğini biliyorum. Acını görüyor ve hissediyorum. 
  • "Acı çekiyorum, lütfen bana yardım et." Sevgilim, şu an acı çekiyorum. İkimizin arasında olanlar beni yaraladı. Bunu atlatmak için elimden geleni yapıyorum. Lütfen bana yardım et.

Bunları ilk okuduğumda deli gibi ağladım. Bu kadar sade ve basit kurulmuş cümleler ile böyle güçlü bir etki nasıl yaratılır? İlişkileri hallaç pamuğuna çevirip, her bir sorunun nedeninin ardına düşmeden önce, şu şefkati kendimize ve sevdiğimize gösterebiliyor muyuz diye bir düşünmek gerek. Öfke içinde olan sevdiğinin acı çektiğini görebilmek ve aranızda belki kısa süre önce geçenleri yok sayıp, senin için buradayım diyebilmek. 

İşin sihri sevginin gücünde. Çünkü sevginin ve şefkatin çözemediği bir şey yok.  











Yorumlar

Popüler Yayınlar