Arkadaşımıza bir hoş geldin diyelim mi çocuklar?

Yazmadığım zamanlarda da önce uzun bir süre çok konuştum, sonra çok dinledim. Bir döngü öyle ya da böyle tamamlandı. Şimdi yeniden yazmak istediğimi fark ettiğimde, yeni kabuk niyetine bir blog sayfası açtım. İsim buldum, görsel buldum ama yok, olmadı. Bu eski kabuk orada duruyordu çünkü. Sindirilmeyi bekliyordu belki de, bilmiyorum; bildiğim tek şey, çağrısını duyduğum.
Bu çok konuştuğum dönemde, beni dinleyenler oldu. Aralarından yoluma ışık tutanlar, benim ışıklarına kapılıp gittiklerim oldu. Katman katman kendimi çözüp, anlamaya çalıştığımın farkında bile değilken ben, belirli sorunlara çare aradığımı sanmaktaydım. Bu bir dizi açılım sırasında, eğitimler, atölye çalışmaları, gidilen yeni yerler, okunan yeni yazarlar, söylenen yeni şarkılar, çizilen bolca mandalalar oldu. Evimi taşıdım, işimden ayrıldım. Asla olmazların olmadığını öğrendim. Hayatıma girenler ve hayatımdan çıkanlar oldu. Dünyama şamanizm öğretileri, meditasyon ve reiki girdi. Şamanın gözünden dünyayı görmeye çalışırken büyülendim. Reiki ve meditasyon günlük yaşamımın vazgeçilmezi oldu, sonra bu yolu birlikte yürüyeceğim arkadaşlarım geldi hayatıma reiki masterlık ile.
Hâlâ şarkı söylemeyi, ara sıra çizmeyi, renklerin büyüsünde kaybolmayı, rüyalarımızın ardındaki sırrı keşfetmek için dakikalarca üzerine sohbet etmeyi, okumayı, öğrenmeyi, yeni dalga sinemasını, kalbimi coşkuyla çarptıran ne varsa paylaşmayı, kahve ve kek kokusunu, yağmuru ve sonrasındaki toprak kokusunu, güneşi, çıplak ayakla çimenlere basmayı, ağaçları, çiçekleri ve hayvanları seviyorum. Bazen keçiler diğerlerinden rol çalıyor sadece.
Kayıtlara geçsin ki; geri döndüm. Bir yabanarısının kanadından gördüklerim yanıma kâr kalsın. Yeni yeni yazılıp da paylaşılacaklar bol olsun.
Yorumlar
Yorum Gönder