Aynur ile Saynur'un Buluşmaları



Uzaktan bakınca, çok daha farklı göründün gözüme, dedi Saynur. "Yani nasıl desem, sanki sana öncekinden başka bir gözle baktım. O zaman değiştin."

Bunu böyle bir çırpıda demek kolay değildi ha; yani gemişte kırılan dökülen, sonra tekrar toplananlar olmasa, belki de söylenemeyecekti hiç. Neredeyse yıl olacak, görüşmüyorlardı ikisi.

Nasıl bir farklılıkmış bu, dedi Aynur. "Ben ne isem o'yum, hayatımda yenilikler oldu elbet; fakat dediğin türden bir değişimi anlayamadım tam, biraz açsan mı?"

Uzunca aradan sonra yeniden buluşma kararı verilince, isteyen kolayca türlü ulaşım aracından birine binip kaçabilsin diye; evleri yerine, çok işlek bir semtin alelâde caddesindeki kafede buluşmuşlardı. Bu kafe ne arkadaşlıklarına, ne de herhangi birinin karakterine ait bir iz taşıyordu. Sadece görevini yerine getiriyordu: Ertelenemeyecek hale gelen buluşmalara konum sağlamak.

"Biraz donuklaşmış olabilir misin, eskiden daha neşeliydin sanki ya da tutkulu? Sesin daha çok çıkardı, daha çok paylaşırdın, daha canlıydın?" 

"Şimdi ne oldum peki, içe kapanık, sessiz ve suratsız bir kadın mı, beni gerçekten böyle mi görüyorsun Saynur? Alt metin okumalarına giriyorum ve çok fena bir yere gidiyor konu, üzücü."

Alt metin okumalarına gerek olmadan, direkt ana metinden çalışsak? Benim derdim haklıyı haksızı konuşmak değil, duygularımı ifade etmek istedim sadece, dedi Saynur.

"Peki, ana metinden gidelim. Ben okuyunca çözümlenenler nelermiş bakalım o zaman. İnsan değişir Saynur, önüne hiçbir şey geçemez bu kuralın. Beni içe kapanmış olarak gören sen, içeride bana neler olduğunu merak etseydin soruların değişecekti. Sen, seni neden yalnız bıraktığımı sorguluyorsun, benim neden yalnızlaştığımı değil. İşte üzücü olan kısmı bu, çünkü gerçek sevgi bunu yapmaz, sadece kendi ihtiyaçları ile ilgilenmez."

"İşte değişenlerden biri de bu Aynur, sana yaşamın sırrı verilmiş gibi bir hallerdesin. Sanki her şeyi çözdüm, ben artık sizden farklı bir yerden bakıyorum gibi konuşuyorsun. Benim kendi ihtiyaçlarımı düşündüğüm falan yok, ben sadece birlikte film izlediğimiz, alışveriş yaptığımız, saatlerce sohbet ettiğimiz, güldüğümüz, ağladığımız arkadaşlığımızı özlüyorum, hepsi bu."

"Ben hâlâ film izliyorum, sohbet ediyorum, gülüyorum, ağlıyorum. Belki daha az alışveriş yapıyorum ama yine yapıyorum. Yani senin anlattığın gibi mutantlaşmadım henüz. Bunların hepsini hâlâ birlikte yapabiliriz. Ama seni mutlu etmeye yeter mi, bilmiyorum. Bana baktığın yerden gördüklerin değiştiğine göre, belki senin de ihtiyacın farklıdır artık."

Ne demek şimdi bu, dedi Saynur. "Baktığım yerden gördüklerim değişti, çünkü baktığım şey değişti. Bunun benimle ne ilgisi var? Ben aynı kişiyim, tüm değerlerimle, savunduklarımla, kimliğimle, tutarlı biri olarak buradayım yine."

"Yani, şimdi de kaypak biri mi oldum? Değerleri, savundundukları, kimliği değişen biri gibi mi görünüyorum oradan?  Ya değerlerim, onları yaşama şeklim genişlediyse peki, o zaman da eksi puan yazacak mı haneme? Değişmek güvenilir olmamak anlamına gelmez ki, eğer hayatına değer katıyorsan, aldığın nefesi gönül rahatlığıyla almanı sağlar. Güvenilirlik ile ilgilenmez hatta."

"Peki gördüklerin değiştiğine göre, senin de farklı ihtiyaçların vardır artık belki diyerek neyi söylüyorsun, gördüğüm şeyin değişmesinde benim ne suçum var?"

Bir suç ya da suçlu aramıyoruz ki, dedi Aynur. "Çünkü ikisi de yok. Sadece hayatın kendisi var. Önceden bana bakan senin gördükleri ile şimdiki senin gördükleri sadece benden kaynaklı değişmiş değil. Eskiden karşılanan ihtiyaçları ile şimdi karşılanmayan ihtiyaçları arasında bir seçim yapan sen var şu anda karşımızda. Buna öfkeli, çünkü daha iyisini hak ettiğini düşünüyor, nedenini sorguluyor. Bak, gördün mü, kendisi için ayağa kalkıp araştırma yapan biri var, buna saygı duyuyorum, gerçekten. Sadece bu süreci öfke ile değil, kendine bakabilme cesaretini göstererek yaşamanı isterim. Yani öfkenin seni ele geçirmesine izin vermeden, öfkenin yıkıcı yaratım gücünü kullanabilmeni.."

Ne kadar sıkıcı konuştu, diye düşündü içinden Saynur. "Yine o çok bilmiş havaları takındı. Hem sanki benim aklım yok mu, sadece senin aklın mı eriyor bu mevzulara. Tabi yalnız kalmak isteyeceksin, mecbursun çünkü, kim seninle olmak ister ki bu halinle. Öfkemin beni ele geçirmesine izin vermemi istemezmiş, sen kimsin ya, ne vasıfla konuşuyorsun benimle bu şekilde!"

Tüm bunları düşünürken, ağzından şakayla karışık şu sözcükler çıktı Saynur'un: "Canım ya, ne tatlısın, hep başkalarının iyiliğini düşünüyorsun. Bak bu özelliğin hiç değişmedi. Neyse, buluştuğumuz iyi oldu, en azından arkadaşlığımız için yeniden bir başlangıç olsun bu. Ben sözleşirken de söylemiştim ya, zamanım kısa diye, bir müşterim ile randevum var. Şimdi kalkmam lazım. Ama en yakın zamanda yeniden buluşalım, yani sen de istersen tabi.."

Aa, evet biliyorum, dedi Aynur. "Randevuna geç kalma, sonra yine buluşuruz biz nasılsa. Haa, unutmadan, bak bu kitabı senin için getirmiştim. Bana çok iyi gelen bir kitap, belki sen de okumak istersin diye düşündüm. Hem belki okursan, sonraki buluşmamızda bu kitaptan da konuşuruz, olur mu?"

Saynur'un kafa sesi hayli gevezeleşti o an: Ahhh, yine şu çok bilmişlik! Kendisini benim akıl hocam falan mı sandı, ne? Bir şekilde ona bu yanılsamasını hissettirmeliyim çok geçmeden ve benim bir akıl hocasına değil, eski yakın arkadaşıma ihtiyacım olduğunu.. Hem hoca arasam âlâsını bulurum, sanki sana mı geleceğim.. 

Tamam tatlım, dedi Saynur, alaycı: "Bu sıralar bizim işler baya yoğun, vakit bulabilirsem okurum tabi, hem seninle konuşacak ortak bir konumuz olur yine belki, eski günlerdeki gibi.."

Saynur'un eşyalarını toplayıp kafeden çıkmasıyla, hızla gözden uzaklaşması bir oldu. 

Aynur kendisine duble bir kahve söyledi. Son zamanlarda kahve tüketiminin sezgiselliğe engel olduğunu öğrendiği için, hayatından çıkarmıştı kahveyi. Saynur'un alaycı ve öfkeli tavrına her ne kadar olgunlukla yaklaşsa da, içine bir kurt düşmüştü şimdi. 

Sert kahvesinden bir yudum aldı. Acaba ben gerçekten sıkıcı birine mi dönüştüm diye düşündü, ya yolun sonunda yapayalnız kalırsam? Geri dönmek mümkün mü ki? 





Yorumlar

Popüler Yayınlar