Bir kuşak için ağıt..


Bir varmış bir yokmuş dediler, kırmızı elmadan, hain kurttan ve cücelerden söz ettiler. Sınırlı deneyimimizle, bilinmeyen bir zamanda, hiç görmediğimiz diyarlarda, iyinin ve doğrunun yolunu bulmaya sevkettiler bizi. Yolcu da kolcu da biz olmalıydık onların serüveninde.
Koşullu güdülenip büyüdük. Kendi hayatımızı kazanmak uğruna "uyumlu" olduk. Gerçeğin peşini sürdük, anlamı aradık hep..Güçlü olmaya özendirildik ki, hiç kimse üzemesindi bizi..Çalışmaktan ve fayda sağlamaktan dem vurduk. Boş konuşanla sohbeti kestik. Azaldık.. Daha da azaldık.. Derken öylesine azaldık ki, arkamıza dönüp bakmamak için hep uzakların hayalini kurar olduk.
Sanıldığı gibi parlak değildi gerçek..ve o soruyu sorduk: Bu kadar "gerçek" çılgını olmaya kimler özendirmişti bizi? Masal anlatanlar mı? Yoksa daha iyi bir dünyanın düşünü kurup, başarısızlığa uğrayınca kendilerinden sonraki kuşakları karamsarlığa itenler mi?
Onlar çoktular, biz yenidoğandık. Haliyle yoğrulduk korkularla ve eskilerin biriktirdiği tatsız hüzünle. Hayal kurmayı işte bundan sevmeyiz biz, nasılsa gerçek olmayacak dediler. O gün bugündür kendi sevimsiz gerçeğimizden kaçarız. Karanlık ormanlara, büyücülere, üstün ve sefil ırklara, ışın kılıçlarına, robot ordulara sığınırız. Önceden her şeyin kusursuzca tasarlandığı filmlerimize, oyunlarımıza bağımlılık duyarız. Her şeyi baştan yazabileceğimiz, değiştirip mükemmelleştirebileceğimiz hayatlar kurarız. Başka bir dünyanın, paralel evrenlerin olduğu fikri rahatlatır içimizi, avunuruz ..Yazık ki gerçekliğimizi de böylece kaybederek oradan oraya savruluruz..
Elimizde güvenebileceğimiz daha ne kaldı ki?
http://www.youtube.com/watch?v=ac8m5Pitphs

Yorumlar

Popüler Yayınlar